ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERDE HUKUK - MERSİN AVUKAT - 0537 787 21 55
Uluslararası niteliği olmayan sözleşmelerde taraflar, sözleşmede yer almayan uyuşmazlıklara ilişkin konularda mahalli hukukun emredici hukuk kuralları ile sorunun çözüleceğini bilirler. Bunun yanında uluslararası niteli olan sözleşmelerde ise sözleşmede yer almayan uyuşmazlık noktalarının hangi hukuk kuralları ile doldurulacağı belirsiz kalmaktadır.
Uluslararası bir sözleşmede bir hukuk seçimine yer verilmediğinde, uyuşmazlık halinde başvurulacak yargı merci Kanunlar ihtilafı kuralları ile yetkili hukuku tespit edecektir.
Hukuk seçiminin en önemli nedenlerinden beri sözleşmede belirtilen hükümlerin, sözleşmeye uygulanacak olan hukuk ile uyumlu olması gerektiği noktasında çıkmaktadır. Örneğin tarafların Türk Hukukuna kurallarına uygun şekilde düzenledikleri bir sözleşmede, sözleşmeye uygulanacak hukukun başka bir ülke hukuku olması ve bu ülke hukukunun kurallarının da sözleşmede düzenlenen şartlara uygun olmaması halinde sıkıntı doğacaktır.
Uygulamada çoğu zaman taraflar her hangi bir hukuk sistemi seçmeksizin anlaşmayı yapmakta ve bu hususta sorunlar yaşamaktadırlar.
Uluslararası ticari sözleşmelere uygulanacak hukukun tespiti konusunda tarafların irade serbestisi vardır. Bazı istisnai ülkeler dışında çoğu ülke bu irade serbestisini tanımaktadır.
Ülkemizde de Milletlerarası Özel Hukuk Kanunda bu husus düzenlenmiştir;
“Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.” (MÖHUK m.24)
Taraflar sözleşmede bir hukuk seçtiklerinde bunu esas sözleşmeden ayrıca bir sözleşmeyle yahut sözleşmenin bir maddesi şeklinde de yapabilirler. MÖHUK’un 24’üncü maddesinin ilk fıkrası ile de genel uygulamaya paralel olarak kanun koyucu, tarafların hukuk seçimi için özel bir şekil şartı öngörmemiş, açık veya örtülü irade beyanını yeterli bulmuştur.